Cengiz Topel

Ömer Kaya

Hayatı sürgünlerle geçen memur bir babanın ve ev hanımı bir annenin 4 çocuğundan üçüncüsü olarak 2 Eylül 1934 tarihinde İzmit’te doğdu.

Hayatı sürgünlerle geçen memur bir babanın ve ev hanımı bir annenin 4 çocuğundan üçüncüsü olarak 2 Eylül 1934 tarihinde İzmit’te doğdu.

Öğrenim hayatına 1941 yılında Bandırma’da başladı.Babasının tayini ile kaydı Gönen’e taşındı.İki yıl sonra henüz dokuz yaşındayken babasını kaybetti.Avrupa’da devam eden savaş tüm ülkeyi etkilediği gibi Topel ailesini de olumsuz olarak etkilemişti.Dört çocuğu ile ne yapacağını bilemez haldeki annesi Mebuse Hanım,İstanbul’daki kız kardeşinin ısrarına daha fazla dayanamadı ve aile İstanbul’a taşındı.

İlk ve ortaokulda başarılı bir eğitim hayatı göze çarpar.Liseye kaydolma zamanı geldiğinde ise aklında sadece Kuleli vardı.Ünüformanın taşıdığı anlam onun için çok özeldi.Teyzesinin oğlu subaydı.İstanbul’da geçirdikleri süre boyunca yaşadıkları maddi sıkıntıları aşmakta onun yardımı çok fazlaydı.Subaylık ona, ailesini rahat ettirme fırsatı tanıyacaktı.Üstelik ordu,öğrencilerin subay olmalarına kadar geçecek süre boyunca barınma,beslenme,giyinme gibi tüm ihtiyaçlarını karşılıyordu.Cengiz,annesinin üstündeki yükü böylelikle hafifletebileceğini düşünüyordu.

Ayrıca erken yaşta babasını kaybetmenin karakterine yerleştirdiği müthiş bir olgunluğa sahipti.Genelde sessizdi.Derslerine yoğunlaşır,spor yapmaktan zevk alırdı.Bu zevki onu okulun güreş takımına bile taşımıştı.Az konuşur,ancak önemli gördüğü konularda uzun süre açıklama yapmaktan yılmazdı.Konuşmalar biraz tartışmaya kayacak gibi olduğunda anında müdahale eder ve tatsızlığın doğmasını engellerdi.Bu hali ile askeriyede zorlanmayacağına kesin gözüyle bakılıyordu.

1950 yılında Haydarpaşa Lisesi’ne başlar.Az bir vakit sonrasında hep hayal ettiği Kuleli Askeri Lisesi sınavları yapılır.İlk sınavda başarısız olur ve lise birinci sınıfı Haydarpaşa Lisesi’nde tamamlar.O yıllarda askeri okullar ara sınıflar için de her yıl sınav açmaktaydı.Cengiz Topel 29 Mayıs 1951 tarihli dilekçesi ile Kuleli Askeri Lisesi’ne tekrar başvurur ve sınavı geçerek ikinci sınıftan okula kabul edilir.

16 Eylül 1953 tarihinde Kuleli Askeri Lisesi’nden mezun olur ve iki hafta sonra Kara Harp Okulu dönemi başlar.Piyade sınıfına ayrılır.Harp Okulu günlerinde konuşmalarının merkezinde Türkiye vardır.O dönem ordunun hemen hemen her biriminde olduğu gibi sohbetleri Türkiye’yi kurtarmak üzerineydi.

Ağustos 1955’te 25 piyade asteğmeni Hava Kuvvetlerine katılmak için başvurur.Topel,etkili bir insan olmak istiyordu.Kara Kuvvetleri ona cazip gelmiyordu.O da başvuran 25 subaydan biriydi.Başvurusu kabul edildi ve 25 Eylül 1955’te Hava Kuvvetleri komutanlığına katılış emri geldi.O yıllarda Türkiye,Nato’nun etkin bir üyesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu.Hava Kuvvetleri personellerinin eğitimlerini ABD ve Kanada ordusu veriyordu.Bu eğitimlere katılmadan önce Türkiye’de kısa süreli bir pilotaj eğitimi veriliyor ve eğitimi tamamlayan personel bu ülkelere gönderiliyordu.Cengiz Topel de temel eğitimini önce Gaziemir Uçuş Okulu’nda aldı.On sortilik eğitim ve on sortilik yalnız uçuş sonrası eğitimini tamaladı.

1 Ocak 1956’da eğitimini almak üzere Kanada’ya gönderilecek birliğe seçildi.Eğitim öncesi dil öğrenimini tamamlamak üzere altı ay süre ile kursa tabi tutuldu.Sonraki dokuz ay boyunca yüzseksen sortilik pilotaj eğitimine başladı.31 Mayıs 1957 tarihinde tüm eğitimlerini tamaladı.Haziran 1957’de jet uçuşlarına başladı ve bu eğitimi de tamamlayarak 13 Eylül 1957’de pilot brövesini aldı.Kursa katılan personellerden birinci ve ikinci olanlar bir üst sekme uçaklarla uçabilmek için ayrı bir eğitime hak kazanıyorlardı.Topel’de bu hakkı kazanarak iki aylık bir eğitimden sonra bu kursu da başarı ile tamamladı.Yirmi ay süren bu yurtdışı eğitim faaliyetleri 25 Kasım 1957 tarihinde yurda geri dönüşü ile sona erdi.

Ocak 1958’de 44. Uçuş Grup Komutanlığı’na bağlı 143. Filo Komutanlığı’na(Merzifon) tayin oldu.Böylece aktif filo hizmetine başlamış oldu.143. Filo tam anlamıyla bir uçucu birlikti.Devamlı tatbikatlar ve eğitim faaliyetleri oluyordu.Topel burada kendini fazlasıyla geliştirme fırsatı yakaladı ve filonun dikkat çeken pilotlarından biri oldu.

1961 yılında Eskişehir’e,1. Ana Jet Üs Komutanlığı’na bağlı 112.Filo’ya tayin oldu. Bu filo en seçkin Türk pilotlarına ev sahipliği yapıyordu.Topel buradaki usta pilotlarla uçarak kısa sürede savaşa hazır hale geldi.Daha önce kullanmadığı modellerde eğitim aldı ve ustalaştı.

Vaktinin çoğu eğitim ve tatbikatta geçiyordu.Arkadaşları evlilik çağının geldiğine karar verdiler.Eskişehir Orduevi’nde bir buluşma ayarlandı.Subaylar eşleri ile katıldı ve yakın arkadaşı Vasıf Sayın’ın eşi,Topel’i güzel bir hanımla tanıştırdı.Davet sonrasında fikri sorulan Topel ; ‘’ Çok hoş ve güzel bir hanım.Fakat ben buna hazır değilim.Üstelik vaktim de yok.’’ cevabını vererek meslek aşkının özel hayatının çok çok önünde olduğunu çevresine bir kez daha göstermiş oldu.

1963, Cengiz Topel için büyük talihsizliklerle başladı.Önce kalkışı sırasında yükselmeyen uçağı pistin sonuna doğru yol aldı.Güvenli mesafeye ulaşılınca açılması gereken bariyer sıkıştı ve açılmadı.Hızla gelen uçak bariyere saplandı ve alev aldı.Pilotlar zarar görmezken uçak ağır hasar aldı.Bu olaydan bir süre sonra Cengiz Topel şiddetli sinüzit hastalığı ile mücadele etmek zorunda kaldı.Ağrıları o kadar şiddetlendi ki uçuş güvenliği nedeniyle doktorlar uçuşuna izin vermedi ve geri hizmete çekildi.Bu süreçte emekli olmasını tavsiye eden aile bireyleri ve meslektaşları oldu.O kimseyi dinlemedi ve bir süre sonra çok sevdiği gökyüzüne geri döndü.

Bu arada Kıbrıs uzun yıllardır gündemdeydi.Özellikle 1958 yılı adada yaşayan türkler için cehennemden farksızdı.1955’de kurulan EOKA ( Kıbrıs Mücadelesi Ulusal Örgütü) katliamlara başlamış ve pek çok masumu katletmişti .Sinde’de ,Atlılar’da , Arnayi’de,Goşşi’de ve daha pek çok köyde ; çoban,tarım işçisi,80 yaşında bahçesini sulayan bir emekli…16 günlük bebekten 95 yaşında bir ihtiyara kadar toplam 126 Türk’ü öldürdüler. Ayrım gözetmeksizin neredeyse her gün katliamlarına devam ettiler.

1960’da ada,bağımsız ve bir bütün olarak varlığını ilan etti.Türkiye,Yunanistan ve İngiltere garantörlük görevini üstlendi ancak Makarios bu durumdan memnun değildi.Her fırsatta anayasayı ve hükümeti çalışmaz hale getirmeye uğraşıyor,ilk fırsatta Enosis’i ( Yunanistan’la birleşme) gerçekleştirmek için Akritas’ı( Referandum) uygulamak istiyordu.EOKA şiddetini ve baskısını arttırdıkça Kıbrıslı Türkler de örgütlenmeye başladı.Türk Mukavemet Teşkilatı hızla güçleniyordu.Ancak silaha ve mücahite ihtiyaç vardı.Bunun için Ankara ile iletişime geçildi.Ankara ve İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de de Kıbrıs’ta yaşananları kınayan eylemler yapılıyor,Kıbrıslı üniversite öğrencileri adaya gidebilmek için bir yol arıyordu.Bu sırada Ankara ve Antalya’da bu gönüllü gençleri eğitmek amacıyla gizli kamplar kurulmuş ve emekli askerlerin bu gençleri eğitmeleri sağlanmıştı.Devlet ayrıca adaya gizli silah sevkiyatına başlamıştı.Garantörlük hakkından doğan 650 kişilik Türk birliği adada kritik noktalara yerleştirilmişti.1963 katliamlarla birlikte yaklaşan savaşın da habercisiydi.

Türkiye’de eğitilen mücahitler adaya çıkarıldı.TMT( Türk Mukavemet Teşkilatı) el altından silah dağıtmaya ve çevredeki köyleri örgütlemeye devam ediyordu.Bu arada köylerde direniş hazırlığı olduğu,Türkiye’den çok sayıda silah ve savaşçının geldiği haberi Rumlar arasında hızla yayıldı.

Silah sevkiyatının yapıldığı,mücahitlerin sahile çıkarıldığı,mühimmat depolarının olduğu Erenköy anında tüm adanın merkezi konumuna geldi.Arkası beş kilometrelik bir kumsala sahipti.Olası bir Türk çıkarması kesinlikle buradan yapılacaktı.Bu köyün bir an önce alınması ve bölgedeki tüm TMT mücahitleri ve mümkünse tüm Türkler katledilmeliydi.

Erenköy’e ilk saldırı beşyüz kişilik bir kuvvetle 4 Nisan 1964 tarihinde gerçekleşti.Çatışma bir hafta sürdü ve Rumlar zaiyat vererek geri çekildi.18 Haziran’da ise Mansurağa ve Bozdağ köyleri yoğun ateş altına alındı.Bozdağ mücahitleri onbir kişilik kuvvetle karşı taaruza geçti.Arkalarından havan desteği de alan mücahitler ateş açılan köye ulaşmayı başardı.Bu noktada Mustafa Akdeniz Kıbrıslı ilk şehit mücahit oldu.Şehidin naaşını alan arkadaşları geri çekildi.

Bu kadar az bir kuvvetle bir Rum köyünü basacak kadar ileriye giden mücahitler Makarios’un sabrını taşırır.Çatışmalar ağustos ayına kadar araklı olarak ve karşılıklı kayıplarla devam eder.Makarios kuvvetlerini Milli Muhafız Ordusu ve adaya kaçak olarak getirilen Yunan askerleri ile takviye eder.Rum tarafında bu gelişmeler yaşanırken 1 Ağustos 1964 günü Erenköy’e atmış kişilik bir kafile ulaşır.Kafilede adaya girişi yasak olan Rauf Denktaş,Fazıl Küçük ve Erenköy savunmasının komutasını almak üzere bir de subay gönderilmişti.

3 Ağustos gecesi Erenköy,kıyısına yaklaşan bir Rum hücümbotu tarafından ateş altına alındı.Ayrıca çevredeki tepelerden de yoğun havan atışı ve makineli tüfek atışı vardı.4 Ağustos sabahı da yine denizden top ve makineli tüfek atışları devam etti.Aynı gün bölgede Barış Gücü olarak görev yapan İsveç askerleri bölgeden aniden çekildi.Bu çekiliş sırasında bölgedeki Türklere taaruzun çok yakında olduğu istihbaratını da verdiler.

Erenköy civarında toparlanan Rum kuvvetleri; 15.000 piyade,zırhlı oto müfrezesi,185.Sahra Topçu Birliği,iki uçaksavar bataryası,160 mm’lik havan takımları,üç hücümbot,liman muhafaza tekneleri,dört keşif uçağı ve iki helikopterden oluşuyordu.Karşılarında ise 713 mücahit,hafif makineli tüfek,60 mm’lik bir havan, sekiz mermili bir bazuka ve çok az sayıda mühimmat vardı.

5-6 Ağustos günleri çatışmaların yoğun olarak sürdüğü görülür.7 Ağustos günü çatışmalar Türkleri çok fazla zorlar ve her yönden Erenköy’e doğru bir göç başlar.Ankara süreci yakından takip eder ve bu kıyımın durması için Yunanistan ve İngiltere başta olmak üzere Avrupa’da siyasi bir çözüm arar.Bölgedeki durumun sağlıklı değerlendirilebilmesi için Erenköy üzerinde ilk gözlem uçuşu gerçekleştirilir.Durum sanıldığından vahimdir.Türkler Erenköy’e sıkışmış ve etrafları tamamen kuşatılmak üzeredir.Konu artık siyasi çözümden çok uzaktadır.

Ankara emri verir.İstanbul’dan çağrılan Hava Kuvvetleri Komutanı Org.İrfan Tansel Ankara’ya geçmeden önce Eskişehir’e iner.Uçağın motoru çalışır halde 1.Taktik Hava Kuvvet Komutanı Muhsin Batur’u çağırır.Derhal 4 uçaklık bir keşif kolu havalanır ve belirtilen bölgeye intikal eder.Bu arada taktik filo komutanlıklarındaki herkes göreve hazır halde karargahlara çağrılır.Eskişehir,Çiğli,İncirlik,Bandırma ve Balıkesir üsleri savaş konumuna geçirilir.

8 Ağustos günü toplam 34 uçak farklı üslerden kalkarak Erenköy ve çevresindeki Türk yerleşimleri üzerinde keşif ve ateş faaliyetlerinde bulundu.Muhsin Batur her dörtlü kolu bizzat kendisi seçmiş,brifinglerini kendisi vermiştir.Her kol kalkışından sonra üste kalan pilotların bekleyişi daha da ızdırap verir hale geliyordu.Cengiz Topel komuta merkezinin önündeki kamelyada uçuş emrini bekliyordu.

Topel’in beklediği emir geldi.Muhsir Batur tarafından kol lideri olarak seçildi.Görevi Gemikonağı Limanı’nda bulunan ve karaya mühimmat çıkaran nakliye gemisini batırmaktı.Ayrıca Erenköy yönüne yaklaşan takviye kuvvetlerini durdurmak ve konuşlu uçaksavar bataryalarını yok etmesi de görevi dahilindeydi.

Cengiz Topel komutasındaki kol 18:30/19:00 saatlerinde kalkışa geçti ve görev bölgesine hızla intikal etti.7 ağustos gözlemleri ve 8 ağustos gündüz taaruzları Rumlar’ın bölgede takviye yapmasına neden olmuştu.Topel ve uçuş kolu bölgeye geldiklerinde yoğun bir uçaksavar atışı ile karşı karşıya kaldılar.Atış yoğunluğu ile ortaya çıkan yoğun duman görüş mesafesini oldukça azaltıyordu.Diğer uçaklar uçaksavarlara yönelmişken Topel asıl hedefi imha görevini üstlenmişti.Etkili bir atış için hedeften emin olmalı ve kusursuz bir atış yapmalıydı.Çünkü hedefi iki sivil şilep arasına saklanmıştı ve hava kuvvetlerinin sivil kayıp olmaması yönünde kesin emri vardı.

Cengiz Topel görevini tamamlamak için güvenli yüksekliğin çok daha altına inerek bombasını bıraktı.Yükselişe geçerken telsizden Ütğm.Altan UÇAK’ın sesi duyuldu : ‘’Helal olsun Komutan,vurdun!’’ dedi.Tüm kol görevlerini kusursuz olarak yerine getirdiklerini düşündükleri anda telsizden bir başka ses geldi.Ütğm. ÖZTARHAN korku içinde bağırıyordu : ‘’ Cengiz Yüzbaşım! Uçağından dumanlar çıkıyor atla ! ‘’ çağrıya karşılık alamayınca daha da yüksek seslendi : ‘’ Yüzbaşım ! Cayır cayır yanıyorsun atla ! ‘’ Saniyeler içinde iki anons daha geldi. ‘’ Tamam,atladı.’’ , ‘’ Paraşütü açıldı…’’ bu dakikadan sonra kola bağlı üç jet üsse doğru geri döndü.Uçuşlar ikinci bir emre kadar durduruldu.

Cengiz Topel,Türk yerleşim yerlerinin arasında kalan Peristeronari Rum köyünün yakınındaki asfalt yola indi.İner inmez cebindeki hedef bilgilerini ve haritaları yaktı.Tabancasını eline aldı ve çatışarak Lefke yönüne ilerlemeye başladı.Kısa süre sonra yakalandı.Bu andan itibaren Topel’in başına gelenler ile ilgili olarak pek çok seneryo üretildi.Kimilerine göre paraşütle inişi sırasında ağır biçimde yaralanmıştı.Vücudunda çok sayıda kırık ve burkulma vardı.Kaldırıldığı hastanede bu nedenle ölmüştü.Bazılarına göre ise Güzelyurt’ta bulunan Gravis’in adamları tarafından araçtan indirilerek orada konuşturulmak istendi,konuşmayınca dipçik darbelerine maruz kaldı ve kurşunlandı.Bazılarına göre Topel Güzelyurt Rum Manastırı’na götürülerek sorgulandı.Radyoya çıkıp Türk harekatı ve Türkiye aleyhine konuşması istendi.Kabul etmeyince ikna edilmek için işkence uygulandı.

Cengiz Topel’in son olarak Lefkoşe Rum Hastanesi’ne getirildi ve 9 ağustos akşamı ya da 10 ağustos sabahı vefat ettiği duyuruldu.Topel’in naaşı Kızılhaç görevlisi iki doktor tarafından 11 ağustos günü tabut içinde ve çıplak olarak Lefkoşe Türk Genel Hastanesine teslim edildi.

Şehit pilota derhal otopsi yapıldı.Otopside Türk hekimlerin yanı sıra Barış Gücü’nde görevli Danimarkalı iki doktor da hazır bulundu.Yapılan incelemeler sonucunda ; sağ göz kapağında morluk,göz beyazı altında kanama ( künt bir darbe ile meydana gelmiş), sağ burun dibinde kan,başın saçlı derisimutat olmayan şekilde iki şakak arası kesilerek birleştirilmiş,çene kemiğinin her iki tarafında ve çene ucunda deride sıyrık ve yaralar,sol göz kapağı üzerinde kesik yara,boynun troid kıkırdağında Pubis kemiğine kadar uzanan ve orta hatta dikilmiş otopsi kesiti,boynun bütün sağ yanını kapsayan ekimoz sahası (vuruk),sağda arka axilla hattı ve 10. Kaburga üzerinde kenarları ekimotik 1,5 x 0,5 cm. boyutunda kurşun deliği,sağ ön axilla hattı ve 10. Kaburga üzerinde 0,5 çapında kenarları ekimozlu ikinci bir kurşun deliği,solda sekizinci kaburga üzerinde bel kemiğinden 2 cm uzakta bir kurşun deliği ( bütün bu kurşun delikleri hayatta iken yapılmıştır) ,her iki kol kubital çukurlar ve sağ sırtında injeksiyon delikleri,sağ el sırtında ekimoz ve sol elde ödem,sırtta morluk,sağ kolun ortasından başlayıp omuza ve bunun çevresinden sağ kürek kemiğinin alt ucuna kadar uzanan bir cilt kesiği,sağ kaburga boyunca bir Tarakotomi kesiti (hayatta ve ameliyat esnasında yapılmış ve muntazam dikilmiş), sol uyluğunun orta ve arka yüzünde 1 cm çapında bir kurşun yarası,uyluğun üst kısmında ve önde 2 cm çapında bir kurşun yarası ( kurşun yaraları hayattayken meydana gelmiştir,ölümden sonra kesilerek genişletilmiştir),sağ kürek kemiğinde müteaddit kırıklar,6.,7. ve 8. Kaburgaların arka uçları kırık,sağ omuzda morluk altında kanama,sağ akciğer evvelce otopsi için çıkarılmış,kalp çıkarılmış yerinde bırakılmış,karaciğerde kesikler mevcut…

Sonuç olarak şehidin yakın mesafeden ve arkadan ateşli bir silahla vurulduğu,cerrahi müdahaleye rağmen aldığı yaralardan dolayı öldüğü anlaşıldı.Ayrıca çeşitli yönlerden ve farklı mesafelerden ateş edildiği belirlendi.Genel olarak işkence gördüğü sabitti.

Şehidin naaşı 12 ağustos günü Lefkoşe dışındaki Türk kentlerinde törenle karşılanmış ve daha sonra bir helikopter ile Türkiye’ye nakledilmiştir.Helikoptere Akdeniz’e kadar İngiliz jetleri eşlik etti.Bu görevi Türk jetleri devraldı ve cenaze İncirlik Hava Üssü’ne iniş yaptı.Burada da bir törenle karşılanan Topel,Ankara’ya doğru yola çıktı.14 Ağustos günü büyük bir devlet töreni yapıldı ve şehidimiz İstanbul’a nakledildi.İstanbul’da da yüzbinlerin katıldığı bir törenin ardından Edirnekapı’daki Sakızağacı Hava Şehitliği’ndeki ebedi istirahatgahına defnedildi.

Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman Türk ordusunun cesur neferi,gökyüzünün çelik kartalı,şafak bekçisi,cumhuriyetimizin ilk hava şehidi Hava Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in aziz ruhu önünde saygıyla eğiliriz.

Öğrenim hayatına 1941 yılında Bandırma’da başladı.Babasının tayini ile kaydı Gönen’e taşındı.İki yıl sonra henüz dokuz yaşındayken babasını kaybetti.Avrupa’da devam eden savaş tüm ülkeyi etkilediği gibi Topel ailesini de olumsuz olarak etkilemişti.Dört çocuğu ile ne yapacağını bilemez haldeki annesi Mebuse Hanım,İstanbul’daki kız kardeşinin ısrarına daha fazla dayanamadı ve aile İstanbul’a taşıdı.

İlk ve ortaokulda başarılı bir eğitim hayatı göze çarpar.Liseye kaydolma zamanı geldiğinde ise aklında sadece Kuleli vardır.Ünüformanın taşıdığı anlam onun için çok özeldi.Teyzesinin oğlu subaydı.İstanbul’da geçirdikleri süre boyunca yaşadıkları maddi sıkıntıları aşmakta onun yardımı çok fazlaydı.Subaylık ona, ailesini rahat ettirme fırsatı tanıyacaktı.Üstelik ordu,öğrencilerin subay olmalarına kadar geçecek süre boyunca barınma,beslenme,giyinme gibi tüm ihtiyaçlarını karşılıyordu.Cengiz,annesinin üstündeki yükü böylelikle hafifletebileceğini düşünüyordu.

Ayrıca erken yaşta babasını kaybetmenin karakterine yerleştirdiği müthiş bir olgunluğa sahipti.Genelde sessizdi.Derslerine yoğunlaşır,spor yapmaktan zevk alırdı.Bu zevki onu okulun güreş takımına bile taşımıştı.Az konuşur,ancak önemli gördüğü konularda uzun süre açıklama yapmaktan yılmazdı.Konuşmalar biraz tartışmaya kayacak gibi olduğunda anında müdahale eder ve tatsızlığın doğmasını engellerdi.Bu hali ile askeriyede zorlanmayacağına kesin gözüyle bakılıyordu.

1950 yılında Haydarpaşa Lisesi’ne başlar.Az bir vakit sonrasında hep hayal ettiği Kuleli Askeri Lisesi sınavları yapılır.İlk sınavda başarısız olur ve lise birinci sınıfı Haydarpaşa Lisesi’nde tamamlar.O yıllarda askeri okullar ara sınıflar için de her yıl sınav açmaktaydı.Cengiz Topel 29 Mayıs 1951 tarihli dilekçesi ile Kuleli Askeri Lisesi’ne tekrar başvurur ve sınavı geçerek ikinci sınıftan okula kabul edilir.

16 Eylül 1953 tarihinde Kuleli Askeri Lisesi’nden mezun olur ve iki hafta sonra Kara Harp Okulu dönemi başlar.Piyade sınıfına ayrılır.Harp Okulu günlerinde konuşmalarının merkezinde Türkiye vardı.O dönem ordunun hemen hemen her biriminde olduğu gibi sohbetleri Türkiye’yi kurtarmak üzerineydi.

Ağustos 1955’te 25 piyade asteğmeni Hava Kuvvetlerine katılmak için başvurur.Topel,etkili bir insan olmak istiyordu.Kara Kuvvetleri ona cazip gelmiyordu.O da başvuran 25 subaydan biriydi.Başvurusu kabul edildi ve 25 Eylül 1955’te Hava Kuvvetleri komutanlığına katılış emri geldi.O yıllarda Türkiye,Nato’nun etkin bir üyesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu.Hava Kuvvetleri personellerinin eğitimlerini ABD ve Kanada ordusu veriyordu.Bu eğitimlere katılmadan önce Türkiye’de kısa süreli bir pilotaj eğitimi veriliyor ve eğitimi tamamlayan personel bu ülkelere gönderiliyordu.Cengiz Topel de temel eğitimini önce Gaziemir Uçuş Okulu’nda aldı.On sortilik eğitim ve on sortilik yalnız uçuş sonrası eğitimini tamaladı.

1 Ocak 1956’da eğitimini almak üzere Kanada’ya gönderilecek birliğe seçildi.Eğitim öncesi dil öğrenimini tamamlamak üzere altı ay süre ile kursa tabi tutuldu.Sonraki dokuz ay boyunca yüzseksen sortilik pilotaj eğitimine başlar.31 Mayıs 1957 tarihinde tüm eğitimlerini tamalar.Haziran 1957’de jet uçuşlarına başlar ve bu eğitimi de tamamlayarak 13 Eylül 1957’de pilot brövesini alır.Kursa katılan personellerden birinci ve ikinci olanlar bir üst sekme uçaklarla uçabilmek için ayrı bir eğitime hak kazanırlar.Topel’de bu hakkı kazanarak iki aylık bir eğitimden sonra bu kursu da başarı ile tamamlar.Yirmi ay süren bu yurtdışı eğitim faaliyetleri 25 Kasım 1957 tarihinde yurda geri dönüşü ile sona erer.

Ocak 1958’de 44. Uçuş Grup Komutanlığı’na bağlı 143. Filo Komutanlığı’na(Merzifon) tayin olur.Böylece aktif filo hizmetine başlamış olur.143. Filo tam anlamıyla bir uçucu birlikti.Devamlı tatbikatlar ve eğitim faaliyetleri oluyordu.Topel burada kendini fazlasıyla geliştirme fırsatı yakaladı ve filonun dikkat çeken pilotlarından biri oldu.

1961 yılında Eskişehir’e,1. Ana Jet Üs Komutanlığı’na bağlı 112.Filo’ya tayin oldu. Bu filo en seçkin Türk pilotlarına ev sahipliği yapıyordu.Topel buradaki usta pilotlarla uçarak kısa sürede savaşa hazır hale geldi.Daha önce kullanmadığı modellerde eğitim aldı ve ustalaştı.

Vaktinin çoğu eğitim ve tatbikatta geçiyordu.Arkadaşları evlilik çağının geldiğine karar verdiler.Eskişehir Orduevi’nde bir buluşma ayarlandı.Subaylar eşleri ile katıldı ve yakın arkadaşı Vasıf Sayın’ın eşi,Topel’i güzel bir hanımla tanıştırdı.Davet sonrasında fikri sorulan Topel ; ‘’ Çok hoş ve güzel bir hanım.Fakat ben buna hazır değilim.Üstelik vaktim de yok.’’ cevabını vererek meslek aşkının özel hayatının çok çok önünde olduğunu çevresine bir kez daha göstermiştir.

1963, Cengiz Topel için büyük talihsizliklerle başladı.Önce kalkışı sırasında yükselmeyen uçak pistin sonuna doğru yol aldı.Güvenli mesafeye ulaşılınca açılması gereken bariyer sıkıştı ve açılmadı.Hızla gelen uçak bariyere saplandı ve alev aldı.Pilotlar zarar görmezken uçak ağır hasar aldı.Bu olaydan bir süre sonra Cengiz Topel şiddetli sinüzit hastalığı ile mücadele etmek zorunda kaldı.Ağrıları o kadar şiddetlendi ki uçuş güvenliği nedeniyle doktorlar uçuşuna izin vermedi ve geri hizmete çekildi.Bu süreçte emekli olmasını tavsiye eden aile bireyleri ve meslektaşları oldu.O kimseyi dinlemedi ve bir süre sonra çok sevdiği gökyüzüne geri döndü.

Bu arada Kıbrıs uzun yıllardır gündemdeydi.Özellikle 1958 yılı adada yaşayan türkler için cehennemden farkszıdı.1955’de kurulan EOKA ( Kıbrıs Mücadelesi Ulusal Örgütü) katliamlara başlamış ve pek çok masumu katletmişti .Sinde’de ,Atlılar’da , Arnayi’de,Goşşi’de ve daha pek çok köyde ; çoban,tarım işçisi,80 yaşında bahçesini sulayan bir ihtiyar…16 günlük bebekten 95 yaşında bir ihtiyara kadar toplam 126 Türk’ü öldürdüler. Ayrım gözetmeksizin neredeyse her gün katliamlarına devam ettiler.

1960’da ada bağımsız ve bir bütün olarak varlığını ilan etti.Türkiye,Yunanistan ve İngiltere garantörlük görevini üstlendi ancak Makarios bu durumdan memnun değildi.Her fırsatta anayasayı ve hükümeti çalışmaz hale getirmeye uğraşıyor,ilk fırsatta Enosis’i ( Yunanistan’la birleşme) gerçekleştirmek için Akritas’ı( Referandum) uygulamak istiyordu.EOKA şiddetini ve baskısını arttırdıkça Kıbrıslı Türkler de örgütlenmeye başladı.Türk Mukavemet Teşkilatı hızla güçleniyordu.Ancak silaha ve mücahite ihtiyaç vardı.Bunun için Ankara ile iletişime geçildi.Ankara ve İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de de Kıbrıs’ta yaşananları kınayan eylemler yapılıyor,Kıbrıslı üniversite öğrencileri ada gidebilmek için bir yol arıyordu.Bu sırada Ankara ve Antalya’da bu gönüllü gençleri eğitmek amacıyla gizli kamplar kurulmuş ve emekli askerlerin bu gençleri eğitmeleri sağlanmıştır.Devlet ayrıca adaya gizli silah sevkiyatına başlamıştı.Garantörlük hakkından doğan 650 kişilik Türk birliği adada kritik noktalara yerleştirilmişti.1963 katliamlarla birlikte yaklaşan savaşın da habercisiydi.

Türkiye’de eğitilen mücahitler adaya çıkarıldı.TMT( Türk Mukavemet Teşkilatı) el altından silah dağıtmaya ve çevredeki köyleri örgütlemeye devam ediyordu.Bu arada köylerde direniş hazırlığı olduğu,Türkiye’den çok sayıda silah ve savaşçının geldiği haberi Rumlar arasında hızla yayıldı.

Silah sevkiyatının yapıldığı,mücahitlerin sahile çıkarıldığı,mühimmat depolarının olduğu Erenköy anında tüm adanın merkezi konumuna geldi.Arkası beş kilometrelik bir kumsala sahipti.Olası bir Türk çıkarması kesinlikle buradan yapılacaktı.Bu köyün bir an önce alınması ve bölgedeki tüm TMT mücahitleri ve mümkünse tüm Türkler katledilmeliydi.

Erenköy’e ilk saldırı beşyüz kişilik bir kuvvetle 4 Nisan 1964 tarihinde gerçekleşti.Çatışma bir hafta sürdü ve Rumlar zaiyat vererek geri çekildi.18 Haziran’da ise Mansurağa ve Bozdağ köyleri yoğun ateş altına alındı.Bozdağ mücahitleri onbir kişilik kuvvetle karşı taaruza geçti.Arkalarından havan desteği de alan mücahitler ateş açılan köye ulaşmayı başardı.Bu noktada Mustafa Akdeniz Kıbrıslı ilk şehit mücahit oldu.Şehidin naaşını alan arkadaşları geri çekildi.

Bu kadar az bir kuvvetle bir Rum köyünü basacak kadar ileriye giden mücahitler Makarios’un sabrını taşırır.Çatışmalar ağustos ayına kadar araklı olarak ve karşılıklı kayıplarla devam eder.Makarios kuvvetlerini Milli Muhafız Ordusu ve adaya kaçak olarak getirilen Yunan askerleri ile takviye eder.Rum tarafında bu gelişmeler yaşanırken 1 Ağustos 1964 günü Erenköy’e atmış kişilik bir kafile ulaşır.Kafilede adaya girişi yasak olan Rauf Denktaş,Fazıl Küçük ve Erenköy savunmasının komutasını almak üzere bir de subay gönderilmişti.

3 Ağustos gecesi Erenköy kıyısına yaklaşan bir Rum hücümbotu tarafından ateş altına alındı.Ayrıca çevredeki tepelerden de yoğun havan atışı ve makineli tüfek atışı vardı.4 Ağustos sabahı da yine denizden top ve makineli tüfek atışları devam etti.Aynı gün bölgede Barış Gücü olarak görev yapan İsveç askerleri bölgeden aniden çekildi.Bu çekiliş sırasında bölgedeki Türklere taaruzun çok yakında olduğu istihbaratını da verdiler.

Erenköy civarında toparlanan Rum kuvvetleri; 15.000 piyade,zırhlı oto müfrezesi,185.Sahra Topçu Birliği,iki uçaksavar bataryası,160 mm’lik havan takımları,üç hücümbot,liman muhafaza tekneleri,dört keşif uçağı ve iki helikopterden oluşuyordu.Karşılarında ise 713 mücahit,hafif makineli tüfek,60 mm’lik bir havan, sekiz mermili bir bazuka ve çok az sayıda mühimmat vardı.

5-6 Ağustos günleri çatışmaların yoğun olarak sürdüğü görülür.7 Ağustos günü çatışmalar Türkleri çok fazla zorlar ve her yönden Erenköy’e doğru bir göç başlar.Ankara süreci yakından takip eder ve bu kıyımın durması için Yunanistan ve İngiltere başta olmak üzere Avrupa’da siyasi bir çözüm arar.Bölgedeki durumun sağlıklı değerlendirilebilmesi için Erenköy üzerinde ilk gözlem uçuşu gerçekleştirilir.Durum sanıldığından vahimdir.Türkler Erenköy’e sıkışmış ve etrafları tamamen kuşatılmak üzeredir.Konu artık siyasi çözümden çok uzaktadır.

Ankara emri verir.İstanbul’dan çağrılan Hava Kuvvetleri Komutanı Org.İrfan Tansel Ankara’ya geçmeden önce Eskişehir’e iner.Uçağın motoru çalışır halde 1.Taktik Hava Kuvvet Komutanı Muhsin Batur’u çağırır.Derhal 4 uçaklık bir keşif kolu havalanır ve belirtilen bölgeye intikal eder.Bu arada taktik filo komutanlıklarındaki herkes göreve hazır halde karargahlara çağrılır.Eskişehir,Çiğli,İncirlik,Bandırma ve Balıkesir üsleri savaş konumuna geçirildi.

8 Ağustos günü toplam 34 uçak farklı üslerden kalkarak Erenköy ve çevresindeki Türk yerleşimleri üzerinde keşif ve ateş faaliyetlerinde bulundu.Muhsin Batur her dörtlü kolu bizzat kendisi seçmiş,brifinglerini kendisi vermiştir.Her kol kalkışından sonra üste kalan pilotların bekleyişi daha da ızdırap verir haldeydi.Cengiz Topel komuta merkezinin önündeki kamelyada uçuş emrini bekliyordu.

Topel’in beklediği emir geldi.Muhsir Batur tarafından kol lideri olarak seçildi.Görevi Gemikonağı Limanı’nda bulunan ve karaya mühimmat çıkaran nakliye gemisini batırmaktı.Ayrıca Erenköy yönüne yaklaşan takviye kuvvetlerini durdurmak ve konuşlu uçaksavar bataryalarını yok etmesi de görevi dahilindeydi.

Cengiz Topel komutasındaki kol 18:30/19:00 saatlerinde kalkışa geçti ve görev bölgesine hızla intikal etti.7 ağustos gözlemleri ve 8 ağustos gündüz taaruzları Rumlar’ın bölgede takviye yapmasına neden olmuştu.Topel ve uçuş kolu bölgeye geldiklerinde yoğun bir uçaksavar atışı ile karşı karşıya kaldılar.Atış yoğunluğu ile ortaya çıkan yoğun duman görüş mesafesini oldukça azaltıyordu.Diğer uçaklar uçaksavarlara yönelmişken Topel asıl hedefi imha görevini üstlenmişti.Etkili bir atış için hedeften emin olmalı ve kusursuz bir atış yapmalıydı.Çünkü hedefi iki sivil şilep arasına saklanmıştı ve hava kuvvetlerinin sivil kayıp olmaması yönünde kesin emri vardı.

Cengiz Topel görevini tamamlamak için güvenli yüksekliğin çok daha altına inerek bombasını bıraktı.Yükselişe geçerken telsizden Ütğm.Altan UÇAK’ın sesi duyuldu : “Helal olsun Komutan,vurdun!” dedi.Tüm kol görevlerini kusursuz olarak yerine getirdiklerini düşündüğü anda telsizden bir başka ses geldi.Ütğm. ÖZTARHAN korku içinde bağırıyordu : “Cengiz Yüzbaşım! Uçağından dumanlar çıkıyor atla !” çağrıya karşılık alamayınca daha da yüksek seslendi : “Yüzbaşım ! Cayır cayır yanıyorsun atla !” Saniyeler içinde iki anons daha geldi. “Tamam, atladı.”, “Paraşütü açıldı…” bu dakikadan sonra kola bağlı üç jet üsse doğru geri döndü.Uçuşlar ikinci bir emre kadar durduruldu.

Cengiz Topel,Türk yerleşim yerlerinin arasında kalan Peristeronari Rum köyünün yakınındaki asfalt yola indi.İner inmez cebindeki hedef bilgilerini ve haritaları yaktı.Tabancasını eline aldı ve çatışarak Lefke yönüne ilerlemeye başladı.Kısa süre sonra yakalandı.Bu andan itibaren Topel’in başına gelenler ile ilgili olarak pek çok seneryo üretildi.Kimilerine göre paraşütle inişi sırasında ağır biçimde yaralanmıştı.Vücudunda çok sayıda kırık ve burkulma vardı.Kaldırıldığı hastanede ölmüştür.Bazılarına göre ise Güzelyurt’ta bulunan Gravis’in adamları tarafından araçtan indirilerek orada konuşturulmak istenir,konuşmayınca dipçik darbelerine maruz kalır ve kurşunlanır.Bazılarına göre Topel Güzelyurt Rum Manastırı’na götürülerek sorgulanır.Radyoya çıkıp Türk harekatı ve Türkiye aleyhine konuşması istenir.Kabul etmeyince ikna edilmek için işkence uygulanır.

Cengiz Topel’in son olarak Lefkoşe Rum Hastanesi’ne getirildi ve 9 ağustos akşamı ya da 10 ağustos sabahı vefat ettiği duyuruldu.Topel’in naaşı Kızılhaç görevlisi iki doktor tarafından 11 ağustos günü tabut içinde ve çıplak olarak Lefkoşe Türk Genel Hastanesine teslim edildi.

Şehit pilota derhal otopsi yapıldı.Otopside Türk hekimlerin yanı sıra Barış Gücü’nde görevli Danimarkalı iki doktor da hazır bulundu.Yapılan incelemeler sonucunda ; sağ göz kapağında morluk,göz beyazı altında kanama ( künt bir darbe ile meydana gelmiş), sağ burun dibinde kan,başın saçlı derisimutat olmayan şekilde iki şakak arası kesilerek birleştirilmiş,çene kemiğinin her iki tarafında ve çene ucunda deride sıyrık ve yaralar,sol göz kapağı üzerinde kesik yara,boynun troid kıkırdağında Pubis kemiğine kadar uzanan ve orta hatta dikilmiş otopsi kesiti, boynun bütün sağ yanını kapsayan ekimoz sahası (vuruk),sağda arka axilla hattı ve 10. Kaburga üzerinde kenarları ekimotik 1,5 x 0,5 cm. boyutunda kurşun deliği,sağ ön axilla hattı ve 10. Kaburga üzerinde 0,5 çapında kenarları ekimozlu ikinci bir kurşun deliği,solda sekizinci kaburga üzerinde bel kemiğinden 2 cm uzakta bir kurşun deliği ( bütün bu kurşun delikleri hayatta iken yapılmıştır), her iki kol kubital çukurlar ve sağ sırtında injeksiyon delikleri, sağ el sırtında ekimoz ve sol elde ödem,sırtta morluk, sağ kolun ortasından başlayıp omuza ve bunun çevresinden sağ kürek kemiğinin alt ucuna kadar uzanan bir cilt kesiği,sağ kaburga boyunca bir Tarakotomi kesiti (hayatta ve ameliyat esnasında yapılmış ve muntazam dikilmiş), sol uyluğunun orta ve arka yüzünde 1 cm çapında bir kurşun yarası,uyluğun üst kısmında ve önde 2 cm çapında bir kurşun yarası ( kurşun yaraları hayattayken meydana gelmiştir,ölümden sonra kesilerek genişletilmiştir), sağ kürek kemiğinde müteaddit kırıklar, 6., 7. ve 8. Kaburgaların arka uçları kırık,sağ omuzda morluk altında kanama,sağ akciğer evvelce otopsi için çıkarılmış, kalp çıkarılmış yerinde bırakılmış, karaciğerde kesikler mevcut…

Sonuç olarak şehidin yakın mesafeden ve arkadan ateşli bir silahla vurulduğu,cerrahi müdahaleye rağmen aldığı yaralardan dolayı öldüğü anlaşılmaktadır. Ayrıca çeşitli yönlerden ve farklı mesafelerden ateş edildiği anlaşılmıştır. Genel olarak işkence gördüğü sabittir.

Şehidin naaşı 12 ağustos günü Lefkoşe dışındaki Türk kentlerinde törenle karşılanmış ve daha sonra bir helikopter ile Türkiye’ye nakledilmiştir. Helikoptere Akdeniz’e kadar İngiliz jetleri eşlik etti. Bu görevi Türk jetleri devraldı ve cenaze İncirlik Hava Üssü’ne iniş yaptı.Burada da bir törenle karşılanan Topel,Ankara’ya doğru yola çıktı.14 Ağustos günü büyük bir devlet töreni yapıldı ve şehidimiz İstanbul’a nakledildi. İstanbul’da da yüzbinlerin katıldığı bir törenin ardından Edirnekapı’daki Sakızağacı Hava Şehitliği’ndeki ebedi istirahatgahına defnedilmiştir.

Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman Türk ordusunun kahraman neferi, gökyüzünün çelik kartalı, şafak bekçisi,cumhuriyetimizin ilk hava şehidi Hava Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in aziz ruhu önünde saygıyla eğiliriz.

Ömer Kaya